Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2016 Çarşamba

Bebeği olmayan çiftlere yeni umut

Bebeği olmayan çiftlere yeni umut

Japon bilim adamları, farenin kuyruğundaki kök hücrelerden laboratuvar ortamında yavru fareler elde etti. Buluş, tüp bebek tedavisinin geleceği açısından önem taşıyor. Japonya'daki Kyuşu Üniversitesi araştırmacıları tüp bebek uygulamaları ve genetik hastalıkların geleceği açısından umut vaat eden bir araştırmaya imza attı. Dünyaca ünlü bilim dergisi Nature'da yayımlanan araştırmada, yetişkin bir farenin kuyruğundan alınan deri hücrelerinden önce olgunlaşmamış kök hücre elde edildi.Daha sonra bu kök hücreleri yumurtaya dönüştüren bilim insanları, suni yumurtaları dölledi ve dişi farelerin rahmine yerleştirdi. Araştırmacılar, yumurtalardan doğan bebek farelerin, son derece sağlıklı olduğu ve üreyebildiği açıkladı. Üniversitesitenin Gelişimsel Kök Hücre Biyolojisi Bölümü'nden Prof. Dr. Katsuhiko Hayashi, "Çalışmalarımızı yapay yumurtaların kalitesi üzerinde yoğunlaştıracağız. Bu kalite kontrolü, yöntemin gelecekte insanlar üzerinde uygulanmasına katkıda bulunacak" dedi. Yöntemin, gelecek yıllarda bebek sahibi olamayan çiftler ve genetik hastalıkların tedavisi için yeni bir umut kaynağı olacağı da belirtildi.

Kaynak: www.firmasepeti.com

17 Ekim 2016 Pazartesi

OYUN TERAPİSİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

OYUN TERAPİSİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

   Oyun terapisine göre oyun, çocuğun kendini ifade etmesinde doğal bir araçtır. Kendini ifade etme konusunda çocuğa fırsat verilirse aynı yetişkinlerin terapi esnasında problemlerini konuşarak dışa vurması gibi çocuk da hissettiği duyguları ve sorunlarını oyun aracılığıyla ifade eder. Oyun terapisi, problemli çocukların bilinçdışı korkularını,  isteklerini öğrenmek ve davranış bozukluklarını giderebilmek için başvurulan tekniklerden biri olan oyun terapisi tekniği, alanda gerekli eğitimleri tamamlayan uzman profesyoneller tarafından uygulanabilir.

            Oyun terapisinde çocuk, oyun oynayabileceği bir odaya konulur. Bu oda içerisinde bir evde bulunabilecek her türlü eşya, oyuncak formunda yer almaktadır. Çocuktan bazen verilen bir plana göre bazen de özgürce oynaması istenir. Oynama süresince bir gözlemci çocuğu izler. Çocuk bu ortamda, dışa yansıtmadığı ya da bilinçdışı kaynaklı kızgınlıklarını, korkularını, üzüntülerini, beklentilerini oyuncaklar üzerinden anlatmakta ve yaşamaktadır. Oyun sürecinde gözlemci gerek oldukça çocuğa sorular sormakta, davranışları hakkında yorum yapmakta ve aydınlatıcı bilgiler vermektedir.

OYUN TERAPİSİNDEN YARAR SAĞLAYAN VAKALAR
• Evlat edinilmiş ya da koruyucu aileye verilmiş çocuklar,
• Sevilen bir yakının ölümü ya da hastalığı karşısında sıkıntı yaşayan çocuklar,
• Bir sebeple hastaneye yatırılmış çocuklar,
• Aile içi şiddet yaşayan çocuklar,
• Dikkat Eksikliği Bozukluğu tanısı almış çocuklar,
• Çok fazla kaza ya da hastalık geçirmiş çocuklar,
• Ailede yaşanan çatışma, boşanma veya ayrılıkla ilgili sorun yaşayan çocuklar,
• Duygusal, fiziksel ya da cinsel tacize uğramış çocuklar.

ÇOCUKLARDA OYUN TERAPİSİNE UYGUN PROBLEMLER
• Ayrılık anksiyetesi,
• Aşırı utangaçlık,
• Aşırı üzüntü, kızgınlık, çekingenlik ya da endişe,
• Kendini ya da başkalarını yaralama gibi saldırganca davranışlar,
• Düşük benlik saygısı,
• Öğrenme veya diğer okul problemleri,
• Takıntılı cinsel davranış,
• Ailede yaşanan değişikliklere alışma problemleri,
• Tıbbi bir sebeple bağlantılı olmayan baş ağrıları gibi fiziksel semptomlar.

OYUN TERAPİSİNİN ÇOCUĞA YARARLARI
• Çocuğun kendine güven duygusunu geliştirir,
• Duygularını ifade etmesini kolaylaştırır,
• Duygusal yeterliliğini arttırır,
• Hayatındaki travmatik olayların yarattığı kaygıyı azaltır,
• İnsanlar arası ilişkilerde sağlıklı bağlar yaratır ya da varolan bağları arttırır,
• Yerinde ve uygun davranmanın değerini artırır.


kaynak: http://www.makbuleuzuncinar.com

24 Eylül 2016 Cumartesi

Neden Firma rehberi

Neden Firma rehberi

Artık internet kullanıcıların büyük bir çoğunluğu ya direk olarak, internet üzerinden alış veriş yapıyor veya önce firmayı web sitelerinden arıyor buluyor, en uygun ve cazip olanı tespit ediyor, sonra gidip istediği ürünü alıyor. Artık Çarşı- Pazar dolaşıp zaman harcamak ve ulaşım külfetinden kurtulmak için, internet web sitelerini veya Google, Yahoo gibi internet üzerinden arama motorları kaynaklarını kullanıyorlar. Kısacası, oturduğu yerden, internete firma rehberlerine kayıtlı firmalara anında direk ulaşıp, aradıklarını rahatca buluyorlar. Firmaların, şirketlerin ve ticari işletmelerin bir web sitesi altında katagorilendirilerek yayınlanmasına firma rehberi denir.
 Firma rehberleri, ürün ya da hizmet sunanlar ile müşteri ya da tüketicilerin daha kolay ve hızlı bir şekilde buluşmasını sağlıyor. Firma rehberleri ne işe yarar sorusuna gelirsek; Kullanıcılar için: Şehirlerinde, semtlerinde ve yakın çevrelerinde yiyecek, giyim, elektrik, hırdavat vb dükkan aramalarında kayıtlı olan firmalara rahatlıkla ulaşılabilir. İnsanların artık cadde cadde, dükkan dükkan, bütün sokak dolaşarak fiyat almaları, bunların kalite kıyaslaması yapmanın devri kapanalı çok oluyor. Ama herhangi bir arama motoruna aradığımız ürünü yazma devri de geçmek üzere. Günümüzde artık firma rehberleri ismini verdiğimiz internet siteleri var ve bu siteler arama motorunda ürün ya da hizmet aramaktan çok daha pratik bir fayda sağlıyorlar. Firma rehberi internet sitelerinde Google bazlı anahtar kelime veya hedef kelime çalışmaları ile hem firmanın ismini hem de semt ve sektör olarak çıkma şansları vardır. Firma rehberleri, anahtar kelime çalışmalarında firma ismi ve sektör semt olarak çalışmalar yapmaktadır.  
Firma rehberleri, ürün ya da hizmetlerini sunan firmaların iletişim bilgilerini içerdiğinden dolayı karşımızda görebileceğimiz istemediğimiz arama sonuçlarından bizi arındırmış oluyor. Önceden sadece firmanın telefonu, adresi ve web site adresini bulunduran firma rehberler de artık kendilerini her geçen gün geliştiriyorlar. Artık pek çoğunda demin saymış olduğumuz özelliklerin dışında, farklı bir linke tıklamadan ürün fotoğraflarını görebilme, bu ürünler hakkında yorum yapma ya da bilgi talep etme gibi birçok imkânı da bulundurmaktadır. Bu nedenle firma rehberi, hem üreticilerin hem de tüketicilerin işini kolaylaştıran ve çabuklaştıran bir hizmeti de kullanıcılara sunmuş olmaktadırlar. Firma rehberlerinde üreticiler firmalarını ve kendilerini tanıtma ve duyurma imkânı bulurken, tüketiciler de kendilerine bütçe ve kalite olarak en uygun firmayı veya üreticiyi kolaylıkla bulmasını, kalite ve fiyat kıyaslaması yapma gibi faydalar sağlamış oluyorlar. Firma rehberlerinin temel amaçlarından birisi de, iş arayan herhangi bir kişi, kendisine uygun ve yakınındaki firmaların bütün firma ve iletişim bilgilerine bu firma rehberi adresinden ulaşıp e-mail vasıtasıyla ilgili firmaya iş başvurusunda bulunabilir.

 Firma firma gezmeden, bir anda birden çok firmayı ziyaret edebilmenin tek yolu, internet üzerinden firma ürünlerine ulaşmakla mümkün oluyor. Ayrıca firma rehberine kayıt olmak firmanız için çok iyi bir prestij sağlar, diğer firmalar üzerinde kaliteli bir firma olduğunuz imajını bırakır. Sanal ortamda açmış olduğunuz bir sergi salonu veya şube olarak çalışır. İstediğini değişiklikleri vakti geçmeden değiştirebilme imkanı sunar. Firmanızla veya firmanıza ait bir ürününüzle ilgili bilgi almak isteyenlere, sitenizin web adresini söylediğinizde firmanızın ve müşteriniz için zamandan kazanmanızı sağlar. Firma rehberi diğer reklam yöntemlerine bakıldığında en geniş ve gelir seviyesi yüksek kitleye hitap edebileceğiniz tek reklam aracıdır.

22 Eylül 2016 Perşembe

DANIŞANLARDAN ÖNCE KENDİ TERAPİMİZ!

DANIŞANLARDAN ÖNCE KENDİ TERAPİMİZ!

Bir ruh sağlığı uzmanı olarak psikolojik destek alacak kişilere yani danışanlara maksimum faydayı sağlayabilmek, mesleki bir görev ve toplumsal bir sorumluluktur. Psikologlar olarak mesleğimiz tabanında bakıldığında, günümüz modern dünyasında psikoloğa gitme konusuna olan yaklaşımın da yumuşamasıyla birlikte insanların psikolojik destek alma oranı artmış ve giderek de artmaktadır. Dolayısıyla biz uzmanlara pek çok görev düşmektedir. Yaşadığımız şehir bazında baktığımızda, nüfusu ve kültürel çeşitliliği dolayısıyla İstanbul terapi merkezidir adeta. Baktığımızda, psikoterapi alan/alabilecek olan pek çok kişi bulunur psikoloji merkezi İstanbul’da. Burada geniş bir kitleye sağlık hizmeti veren profesyoneller olarak, aldığımız eğitimin yanı sıra kendimizi bütün handikaplarımız ve avantajlarımızla tanıyor olmamız oldukça önemlidir. Bu amaçla biz psikologlar danışanlarımıza berrak bir terapi yapabilmek için bir meslektaşımız yardımıyla, psikolog ücretini ödeyerek, danışan koltuğuna oturma sancısını çekerek, farkındalık ve değişme sürecini bizzat deneyimleyerek kendi terapimizi tamamlamış olmalıyız. Mesleği icra ederken, karşımızda oturan danışanın neler hissettiğini tam olarak anlayabilmek için buna ihtiyacımız var. Daha da ötesi, bizler de birer insan olduğumuza göre kişiliğimizin var olan çıkmazlarını bilmek, danışanın terapide girdiği çıkmazlara girmemek için bu şart. Aksi takdirde terapide danışan kendi problemiyle boğuşurken biz kendi problemimizde boğuluruz. Sonuçta da danışana faydalı olamayız.
   Peki, kendi terapimizi yaptırmak neden bu kadar önemli? Her insanın ve tabi ki her terapistin kendine has bir hayat algısı, hayata bakış öncelikleri ve kendine özgü bir referans sistemi vardır. Dolayısıyla terapistin danışana bakışı, danışanın hayat hikâyesine yaklaşımı kendi hayatı ve kişilik örgütlenmesinden gelmektedir/etkilenmektedir. Eğer terapist olaylara at gözlüğü ile bakıyorsa terapistin, perspektifine yeni seçenekler eklemesi gerekir. Bu sayede vizyonu gelişir ve insanları anlama kapasitesi genişler. Basit bir örnek verecek olursak erkek ve kızların arkadaşlığını doğru bulmayan bir terapist, böyle arkadaşlıkları olan bir danışana ön yargı ile bakacak, bu da terapiyi olumsuz etkileyecektir. Ayrıca terapistin halletmediği bir problemi varsa bu problemlerinin de mutlaka terapi ortamında çalışılmış ve çözülmüş olması gerekir. Örneğin terapist çocukken uğradığı tacizin sıkıntılarını hala yaşıyorsa, tacize uğramış bir insanın sıkıntılarına çare olmaya çalıştığında danışanın döngüsüne girebilir, empati yerine sempati kurabilir ve bu da danışana fayda sağlamadığı gibi zarar verir.  
   Sonuçta danışanlara hakkıyla psikoterapi yapabilmek için terapistler olarak bizlerin kendi terapi süreçlerimizi tamamlamış olmamız elzemdir ve mesleki olarak her zaman bir adım önde olmamızı sağlayacaktır. Danışanlarının derdine çare bulmakta başarılı bir psikolog olma yolu biraz da buradan geçmekte.

21 Eylül 2016 Çarşamba

Psikoloji Nedir?

Psikoloji Nedir?

Psikoloji Nedir?
Psikoloji için kabaca insan ve hayvan davranışlarının bilimidir, denilebilir. Geniş anlamıyla bakıldığında bireylerin duygu, düşünce, davranış, motivasyon süreçleri ile bunların altındaki nedenlerive bireylerin birbirleriyle etkileşimlerini inceleyen bir bilim dalıdır. İnsana dair her alanda çalışma ve gözlem yapma imkânı olan psikoloji bilimi, kendi içerisinde pek çok alt alana sahiptir: klinik psikoloji,sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, endüstri psikolojisi, spor psikolojisi, trafik psikolojisigibi.

Psikolog Kimdir? 
Psikologlar, üniversitelerin Fen-Edebiyat Fakültesi-Psikoloji bölümlerinden 4 yıllık lisans eğitimini tamamlamış kişilerdir. Dilerlerse lisans eğitimi sonrasında psikolojinin alt alanlarında uzmanlık eğitimi alıp kendilerini belli bir alanda geliştirebilirler. Ayrıca terapi eğitimlerine (bilişsel davranışçı terapi, çift terapisi, oyun terapisi, cinsel terapi) katılarak psikoterapi (kısaca, problemin sistemli konuşma ve bir takım uygulamalarla çözümü)yapmak için yetki sahibi de olabilirler.

Psikiyatrist Kimdir?
Psikiyatristler, tıp fakültelerinden mezun olup Psikiyatri uzmanlığını almış tıp doktorlarıdır. Psikiyatristler tıp doktoru oldukları için hastalarınatanı koyarak tedavi düzenleyebilirler. Hastaya gerektiğinde ilaç tedavisi planlayabilirler. Ayrıca psikiyatristler de tıp eğitimlerine ek olarak psikoterapi eğitimi aldıkları taktirdepsikoterapiyapabilirler.

“Psikoloğa mı Gitmeliyim, Psikiyatriste mi?”
“Terapi mi Almalıyım, İlaç mı?”
            Bu sorular, insanlar psikolojik bir rahatsızlık yaşadıklarında akıllarına gelen ilk sorulardandır. Burada öncelikle kişilerin kendi isteklerine göre ilaç ya da terapi seçimi yapmak istediklerini görürüz. Fakat bu, kişinin isteğine göre verilecek birkarar değildir. Bakıldığında genel olarak psikolojik problemler ilaç kullanımına gerek olmaksızın psikoterapiyle çözülebilecek sıkıntılardır.Terapinin ne kadar uzun süreceğialtta yatan sorunun sebepleri, başlangıcı, derinliği, şiddeti gibi faktörlere göre değişir. Bazı rahatsızlıklarise biyolojik kökenlidir ve ilaç tedavisinin kesinlikle yapılması gerekir.Bazı rahatsızlıklarda da kişi ilaç tedavisi istemiyor bile olsa,terapi alabilmesi için önce rahatsızlığının şiddetinin azalması ve belli bir oranda sakinleşebilmesi amacıyla ilaç kullanımı gerekebilir. Burada ilaçlar semptomların bastırılması ve ruhsal düzenin sakinliğini sağlar.Çoğu psikolojik rahatsızlıkta ise ilaç tedavisi ile değil,kişinin kendi çabasıyla üstesinden gelmesi gerekenşeyler söz konusudur. Çünkü kişi terapi sayesinde sorunuyla yüzleşmekte ve çabası oranında sıkıntılarından peyderpey kurtulabilmektedir. Ayrıca zaten kişi psikolojik problemleriyle baş etmeyi öğrenmedikçe benzer problemlerin hayatta karşısına tekrar çıkması olası olacaktır. Yani sorunlar tam anlamıyla ortadan kalkmayacaktır. Terapi,nispeten daha uzun sürse de kişi sonuçta kalıcı bir şekilde iyileşmektedir.

Hangi Durumlarda Psikolojik Destek Almalıyım?
            Eskiden temkinli yaklaşılan bu konuya, modern yaşamla birlikte dünyada ve ülkemizde artık bilinçli bir yaklaşım söz konusudur. İnsanların psikolojik destek alma konusundaki bilinçlenmesi arttıkça ruh sağlığı uzmanlarına başvurular da artmıştır. Bakıldığında terapi için tıbbi bölümlerden yönlendirilenlerin yanında kendisi başvuranlar da bulunmaktadır. Bazen kişi sorununun bilincinde bir şekilde terapiye gelmekte bazen ise aile ve arkadaşlarının farkına vardırmasıyla…Terapi almak istemede sıkça rastlanan sebepler şunlardır; çekingenlik, aldatılma, öfke patlamaları, stres, korku, kararsızlık, eşlerin çatışması, ölüm düşünceleri, panik atak, suçluluk duygusu, önüne geçilemeyen takıntılar, kapalı alan korkusu, hayattan zevk alamama, boşanma, çocuklarla ilgili problemler, hayır diyememe, mükemmeliyetçilik, menopoz dönemi sıkıntıları, uykusuzluk, cinsel sorunlar(erken boşalma, vajinismus, cinsel isteksizlik) vb.
            Pratikte gördüğümüze göre, yukarıda sayılanlar şeklinde sıkıntıları yaşasa bile çoğu kişi destek almayı ihmal edebiliyor.  Bu, sonuçta yaşanan problemlerin şiddetinin artmasına ve çeşitlenmesine sebep oluyor. Bu da, kişinin daha kısa sürede kurtulacağı sıkıntıların katlanmasına sebebiyet veriyor. Günlük işlevselliğini (ev, iş ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini, günlük rutinini) olumsuz etkileyerek verimini düşürüyor. Kişiler bu şekilde destek almaya gelebiliyorlar. Bunun yanında terapi için kişilerin ruhsal bir sıkıntısı olması da gerekli değildir. Bir problem yaşamasa da kişiler kendilerini tanımak, evlenmeden ve çocuk sahibi olmadan önce danışmak için terapi alabilirler.
            Unutmayın, eğer kendinizi kötü hissediyorsanız ya da kendinizi daha yakından tanımak istiyorsanız psikoterapi alabilirsiniz.